DİĞER
“Kadın hareketinin iki dalgası arasındaki dönemde eserler üreten bazı yazarların metinlerinde feminist unsurların yer aldığını ve bunun da 1980’lerde güçlenecek olan hareketin filizlerini, düşünce ve enerji birikimini oluşturduğunu düşünerek, feminist duyarlılığın ikinci dalga öncesinde edebiyatta kök saldığına inanarak araştırma yapmaya başladım.”
“Edebiyatımız neden acı çeken, yenik ve yılgın karakterle dolu? Neden bu kadar çok acı çekiyoruz? Edebiyata neden bu kadar acı çektiriyoruz?... Başkalarının bana acımalarını sağlayan acı içindeki benliğim neden benim özbenliğim olsun? Varoluşumun bana özgü yanı, beni ben yapan tarafım illa acımda mı ifade buluyor? Neden sevinçlerim değil de acılarım, pozitif varlığım değil de negatif varlığım daha sahih olsun?”
Evsizleşme sadece fiziksel değil, ontolojik bir harekettir, tam da o yüzden cazip, tehlikeli ve felsefî bir hareketttir. Edebiyatta yola çıkan, evden kaçan, evi inkâr eden karakterlerin cazibesinin nedeni de budur herhalde
Bu kuşağın edebiyatçıları Beyoğlu'nun çeşitli mekânlarını, barlarını, meyhanelerini, toplanma yerlerini, bu bohem ve politik havayı neden yazmazlar? Beyoğlu'nun son yıllardaki hikâyesini kim, nasıl yazacak?
Yazar, şair ve çizer Unica Zürn, benzersiz hayatı ve üretimiyle bir parçası olduğu sürrealizm akımının ete kemiğe bürünmüş hâli gibiydi...
Yeryüzünün farklı coğrafyalarına savrulmuş ruhların bir an için karşılaşıp birbirlerine göz kırptıkları bir kardeşlik de söz konusudur. Herkesin kendi yoluna gitmesi kardeşliği yok etmez; aksine güçlendirir...
Yazarlar, ilham perilerinin ilk mesajlarını nasıl duyup, yazmaya adım atıyorlar? Bu, çocukluklarından beri hissettikleri bir durum mu, yoksa onları hayatın başka başka yollarında yürürlerken beklenmedik bir şekilde mi yakalıyor?
Sevim Burak, Leylâ Erbil, Sevgi Soysal ve Tezer Özlü'nün 1950- 1970 arasında zamanın ruhunu sezgisel olarak yakalayarak dünyadaki feminist edebiyat ile eşzamanlı çok güçlü yapıtlar kaleme aldığını görüyoruz
Tezer Özlü, Füruzan, Orhan Pamuk, Tolstoy, Thomas Mann ve daha fazlası... Aşkın ve ölümün, arınmanın ve umudun sınırlarında edebiyattaki kar izlerinin peşine düşüyoruz
Tezer Özlü ile Ferit Edgü, çapraz noktalardan yaşama ve edebiyata bakıyor olmalarının dışında ortak bir merkezde buluşurlar: Yazarak direnmek....
Sevgili Leylâ Hanım... Bizim sizi kırmızı kâğıttan yapılmış gemilerle uğurlayışımızın üzerinden iki yıl geçti. İşte yine böyle bir 19 Temmuz günüydü...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık